22 Ağu

Ana-Baba Tutumlarının Çocuğun Kişilik Gelişimi Üzerine Etkisi-1

ÖZET

Ana baba tutumların çocuğun gelişim dönemi üzerinde etkisi büyüktür. Çocuğun gelişim döneminde kişilik özelliklerinin oluştuğu bilgisinde hareketle ana baba tutumlarının çocuğun kişilik gelişimi üzerindeki etkisinin araştırılmasını önemsedik. Aile yapısı içerisinde ana baba tutumlarının etkisini önemini değerlendirecek olursak çok önemli bir etken olduğunu görülmüş olacaktır. Çocuğun kişilik özelliklerinin oluşması ve şekillenmesinde anne babanın etkisi görülecektir. 
 
Çocuklar ebeveynleri tarafından onaylanan davranışları tekrar ettikleri, onaylanmayan davranışları da terk ettikleri gözlenmiştir. Bu araştırma kapsamında yetişkinler üzerine yaptığımız çalışmada “Ana baba tutumlarının kişilik gelişiminiz üzerindeki etkisini” ölçmek istenmiş ve incelenmiştir. Ağırlıklı olarak genç ve yetişkinler üzerine yaptığımız araştırmada kişilik gelişiminiz üzerinde ana babanızın etkileri ölçümlenmeye çalışılmıştır. Yetişkinlerden elde edilen veriler analiz edilerek kişilik gelişimi üzerinde ana babanın etkisi gözlemlenmeye ve ölçümlenmeye çalışmıştır. Bu çalışmada Manova kullanılmıştır.
 
Anahtar Kelimeler;  Ana Baba Tutumları, Çocuk, Kişilik Gelişimi
 

GİRİŞ

Ana baba tutumlarının aile yapısı içerisinde önemi büyüktür. Özellikler çocuğun kişiliğinin oluşumu üzerinde önemli bir etkisi vardır. Ailenin çocuğun sosyalleşme sürecine en önemli katkısı sağlık bir birey olarak yetiştirilmesi fonksiyonudur. Çocuğun yetiştirilmesinde ana hedef sağlıklı bir kişiliğe sahip olarak topluma kazandırılmasıdır. Çocuğun kişilik özelliklerinde kalıtımsal özelliklerin ve çevrenin etkisinin önemi yadsınamaz. Çocuğun kişilik özellikleri ve davranışları başlangıç düzeyinde ailenin etkisi altındadır. Kimi davranışları onanır, kimi davranışları da reddedilir bu da davranış örüntülerinin oluşmasına sebep olur. Çocuk onanan davranışlarının kendi faydasına olduğunu düşünüp tekrar etmeye başlar. Bu tekrarlarla oluşan davranışlar kalıplaşır ve kişiliğin hatlarının oluşmasını temin eder. (Yörükoğlu, 1996, s. 45)
 
Çocukluk dönemi bir keşif dönem olduğu için kişiliğin oluşumunda ilk altı yıl çok önemlidir. Bu dönemde elde edilen davranış kalıpları bireyin sosyal gelişimin yapı taşlarını oluşturmaktadır. (Arı & Seçer, 2012, s. 452). Bu anlamda her çocuğun kendine has bir kişiliğinin oluşumu/temelleri bu dönemde atılmaktadır. Kişilik oluşum seyrinin sağlıklı bir sağlıklı bir şekilde olabilmesi için, gelişim dönemlerinin normal bir şekilde atlatılması ile çok ilintilidir. (Yörükoğlu, 1996, s. 48)
 
Çocuklar neyin “iyi” olduğu öğretilirse dışında kalanların “kötü” olduğu konusunda kanaati oluşmuş olur. Neyin “güzel” olduğu kavratılırsa, arda kalanların “çirkin” olduğunu çıkarmaktadır. Çocukların yetenekleri ile öne çıkmış başarılı insanlarla karşılaştırmayın, kendilerine has kimliklerini yitirirler. Sürekli başarı elde etmeye koşullandırmak, hayal kırıklığının oluşmasına sebep olabilir. (Martın, 2003, s. 3-5)
 
Ailelerin ilk görevi çocuk hayata adım attıktan sonra bakım ve koruma sağlamaktır. Ailelerin (ana-babaların) görevleri çocukların büyümesi ile birlikte farklılaşma göstermekte ve davranışlar kontrol etme, şekillendirme, cesaret verme şekline dönüşmektedir. Bu da çocuğun yetişmesinin bir insan olabilmesi, duygusal ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için önem arz etmektedir. Çocukların aile içindeki bireylerle sağlık ilişki kurabilmesi fırsatının oluşturulması çocuğun kişilik gelişimin önemli katkılar sağlamaktadır (Yavuzer, Çocuk Psikolojisi, 1996, s. 86).
 
Eğer bir çocuk ebeveynler tarafından devamlı eleştiriliyorsa, kınama ve ayıplama kişilik özelliğini kazanabilir. Bununla beraber bir çocuk kin dolu bir ortamda yetişmiş ise, kavga etmeyi öğrenmiş olur. Eğer çocuk sürekli kendisi ile alay edilen bir ortamda aşağılanıyorsa, utanmayı ve sıkılmayı öğrenmiş olur. Sürekli utanma duygusu ile eğitim sürecinde karşılaşmış ise, kendisini suçlamayı öğrenmiş olur. Eğer bir çocuk hoş görü içerisinde yetişmiş ise, kendine güven duymayı öğrenir. Eğer bir çocuk etrafından desteklenir ve yüreklendirilirse, kendisine güven duymayı öğrenir. Bir çocuk kendisinin beğenildiği ve övüldüğü bir ortamda yetişirse, takdir etmeyi öğrenmiş olur. Çocuklar kendi haklarına saygı gösterildiği bir ortamda büyütülmüş iseler adaletli olmayı öğrenir. Eğer bir çocuk güven dolu bir ortam içerisinde büyütülmüş ise inançlı olmayı öğrenmiş olur. Eğer bir çocuk onay ve kabul görmeyi öğrenmiş ise, kendisini sevmeyi öğrenir. Eğer bir çocuk aile ortamı içerisinde dostluk ve arkadaşlık görmeyi öğrenmiş ise hayatında mutlu olmayı öğrenir. (Cüceloğlu, 1997, s. 102)
 

1.     Literatür Taraması

Ana baba tutumlarının çocukluk döneminde etkisi büyüktür. Bu dönem genellikler bebeklik ve okul başlama yaşının arasıdır. Bu dönemdeki gelişim yaşam boyunca etkisi olacak zihinsel, duygusal, cinseli kişisel, ahlaki ve bedensel gelişimin temellerinin atıldığı dönemdir. Bebekli ve ilk çocukluk dönemi kendisini tanıması ve oyunlar oynaması ile alakalı olan bir dönemdir. Merak duyguları ve öğrenme arzusunun öne çıktığı bir dönem olarak da ifade edilebilir. Dil gelişiminin, sorgulama duygusunun ve kendi cinsiyetinin farkına vardığı dönemdir. Anne babalara karşı bir direncin oluştuğu ve kendini ispatlama çabasının belirginleştiği bu dönemde ebeveynlerin anlayışlı olmaları gerektiği ifade edilmiş ve yedi yaşına kadar da devam edeceği bildirilmiştir.
 
7 yaşına kadar çokta öncelik kendisidir, hayatını kendi merkezli olarak algılar ve etrafını sadece anlamaya çalışır. Tuvalet terbiyesi bu dönemin içerisinde sağlıklı bir şekilde yapılmasının sonraki döneme etkileri çok büyüktür. Bu durum çocukların kas gelişimi ve zihinsel gelişimi ile yakından ilişkilidir. Bu dönemde olumlu ana baba iletişimi sonucunda çocuklar girişimci ve bağımsız olmayı öğrenirler. (Kulaksızoğlu, 2000, s. 15-16)
 
“Gelişmede yapısal ve çevresel etkenler belirleyici rol oynar. Bunlar; Yapısal etmenler büyük ölçüde aileden kalıtımla gelen özelliklerdir. Bunların dışında cinsiyet (örneğin kızlarda beyin dokusunun daha erken olgunlaşması), kişilik yapısı (olumsuz koşullara uyum yeteneği), gibi kişiye has özelliklerin tümü yapısal özelliklerdir.
 
Çevresel etkenler arasında, beslenme, anne/baba ile ilişki, streslerin niteliği ve birlikteliği, sosyal ve kültürel özellikler, yaşanan deneyimler gibi pek çok örnek sayılabilir. Beyin gelişimi için bebekle annenin yakınlığı büyük önem taşır: bu ilişki gerek doğum öncesinde, gerekse de sonrasında bebeğin beynindeki stres hormonlarını etkiler. Çok sevilen, temas edilen, kucağa alınan bebekler ileride stres karşısında daha dayanıklı ve daha az kaygılı kişiler olurlar.” (Anlar, 2012, s. 5)
 
Çocukların oynadığı oyunlarda duygularını yaşadığını ilk defa Freud belirtmiştir. Freud fantezi hareketlerle oyun sırasındaki ilişkileri fark etmiş ve çocukların oyunlarında bilinç dışı istek ve zorluklar yaşadığını aktarmıştır. Erikson da psikanalitik yaklaşım ile çocukların kişilik gelişi arasında ilişki kurmaya gayret göstermiş ve çocukların oyunlarının psiko-sosyal gelişimleri üzerindeki etkilerine önemle vurgu yapmıştır. (Özdoğan, 2000, s. 145)
 

2.     Ana-Baba Tutumu Kişilik İlişkisi

Ailenin çocuğun kişiliğinin oluşmasında aile üyeleri ile ilişkisi, diğer fertlere, objelere ve tüm hayata karşı aldığı tutumun onaylanmasının temelini belirler. Aile bununla birlikte çocuğun sosyalleşme sürecinin önemli belirleyicisi olarak toplumun yeni bir üyesi olma bilincini verir ve sosyal uyumun oluşmasının temellerini atmış olur. (Yavuzer, 1996, s. 74)
 
Çocukluk döneminde de cinsiyetler arasında farkların başladığı dönemdir. Örneğin 7 yaşında erkeklerin fiziksel özellikleri kızlara göre daha iridir. 9 yaşından sonra ise durumda biraz değişiklik göstermekte ve kızlar daha gelişim göstermektedir. 12 yaşında bir kız çocuğun boy ve kilo olarak erkek yaşıtlarından daha boylu ve kiloludur. Somut kavrama ve mantıksal ilişki yeteneğinin oluştuğu bir dönemdir. Cinsel konulara ilginin yoğun değildir. Oyun oynama çocuğun hem sosyal hem de zihinsel gelişimine katkı sağlar. Bu dönemde anne babanın yanına arkadaşlar katılmış ve etkileşim yeni sosyal çevre eklenerek devam etmektedir. (Kulaksızoğlu, 2000, s. 16-17)
 
Çocuğun sosyal hayatta ve aile içerisinde dengeli bir birey olabilmesi için çocuğun güven duygusunu aile içerisinde kazanması gerekmektedir. Okul çağı olarak ta görülen son çocukluk dönemi ailenin onun okul ve sosyal yaşamında başarılı olabilmesi içi yeteneklerini keşfetmesi gereken bir dönem olarak da öne çıkmaktadır. ( Yavuze, 1996, s. 95)
 
Çocuğun kişiliği ve benliği, birçok zihni birleşimi içerir. Benlik çocuğun bilen ve düşünebilen bir birey olduğunun bilincine ulaşmasını sağlayan tanıma unsurlarını içerir. Bu tanıma unsurları, çocuğun kendini kavraması ve fizik özelliklerini anlamasını sağlar. Kendini anlaması ve kavraması, kim olduğunu ve ne olduğunu, bir birey olarak özellikleri, yetenekler, kabiliyetleri, amaçları ve inançları, ahlaki sorumlulukları ve bilinçli olarak kazanımları demektir. (Jersild, 1974, s. 90)
 

3.     Başlıca Ana-Baba Tutumları

Çocuğun aile içerisinde anne babasından gördüğü tutum ve davranışlar, çocuğun tüm gelişim süreçlerinde etkilidir. Fizyolojik, psikoloji ve sosyal gelişiminde ilk ve son çocukluk döneminde en önemli kurum aile kurumdur. Son çocukluk döneminde okul ve arkadaş çevresi işin içine girmeye başlasa bile etkisi ailenin etrafındadır. Ailelerin tutumları ve davranışları bu dönemde çocuğun kişiliğinin oluşmasında çok önemlidir.
 
Topluma kazandırılacak yeni nesiller anne babanın tesirinde oluşmuş bir eserdir. Bundan dolayı ana babanın tutum ve davranışları çocuğun kişilik özelliklerinin oluşumunda çok etkilidir. Bu faktörleri sıralayacak olursak; Kültürel değerlerin aktarımı; yaşadığımız aile ortamında Türk ailesinin çocukluk döneminde akıllı uslu, uysal uyumlu, söz dinleyen, özellikleri ile öne çıkması beklenir. Ancak son yıllarda girişimci, atılgan ve kendini ifade eden özelliklerinde olmasını isterler.
 
Bir çocuk, içinde büyüdüğü aile ve içinde yetiştiği toplum tarafında şekillendirilmektedir. Dilini daha hayatının ilk yıllarında ana dili olarak annesinden öğrenir. Temizlik, tutumluluk gibi basit davranışların aile ve yakın çevresinden kavrar. Sosyal öğrenme sonucunda çocukların çevresindeki insanları taklit ettikleri durumlardır. Aile içerisinde çocuğun ilk taklit edeceği ana babasıdır. Onun tutumları davranış ve kişilik eğitiminde en önemli etkenlerdir.
 
 Erkek ve kız çocukların ana ve babalarını hem cinsleri şeklinde özendikleri ve taklit etmeye çalıştıkları gözlenmiştir. Ergenlik dönemlerinde yeni bir çevre girer aile kadar veya ondan daha fazla arkadaş çevresinin etkisi görülmektedir. Kişilik oluşumunda ailenin etkisi araştırmalarda en önemli etken olarak ortaya çıkmadır. (Doğan & Doğan, 2011, s. 250)
 
Aileleri çocukların sayısı; cinsiyeti ve kişilik özellikleri konusundaki düşünceleri olumlu ise tavır ve davranışlarının da olumlu olması söz konusu olmaktadır. Ailelerin çocuk eğitiminde kendilerini yeterli görmeleri, çocuğun yetiştirilmesi konusunda donanımlı olmaları ana baba tutumlarını olumlu etkilemektedir. (Yavuzer, 1996, s. 110)
 
Ailelerin ana baba tutumları ile çocukların kişilik özellikleri arasında bir ilişki olduğu düşünülmektedir. Çocukların sosyalleşme süreçlerinin başlarında ilk ve son çocukluk dönemlerinde aileleri ile birlikte olma süreçleri onların tutumlarının şekillenmesine ve yeni davranış örüntüleri oluşturmalarına sebep olduğu ileri sürülmektedir. Yapılan araştırmalarda ailelerin tutumları ele alınırken sınıflandırılmış ve bu sınıflandırmaların çocuğun kişilik gelişimi üzerindeki etkileri incelenmiştir. Yapılan literatür taramalarında aileler aşağıdaki gibi tutumlarına göre tasnif edildiği tespit edilmiştir. Bu tasnifi olumlu ve olumsuz ana baba tutumları ayrıştırmayı yaptığımız anket çalışmalarında yoğunlaşması sonucunda ikiye ayrılmıştır.